Bir iletişim profesyonelinin en önemli rollerinden biri, sorumlu olduğu marka mevcut krizi atlatırken ona en iyi şekilde rehberlik etmektir. Şu anda mücadele ettiğimiz COVID-19 virüsü, daha önce karşılaştığımız hiçbir şeye benzemiyor ve iletişim profesyonelleri olarak bu yeni belirsiz durumu en iyi şekilde yönetmemiz gerekiyor.
COVID-19 virüsü (Koronavirüs) nedeni ile ortaya çıkan karmaşadan dolayı marka sahipleri daha önce danışmadığı kadar iletişim profesyonellerine danışmaya başladı. En çok danıştıkları konulardan biri ise markanın daha önce planladığı lansman veya iletişim çalışmaları akışına sadık kalınıp kalınmayacağı konusu. Bunun için verilebilecek net bir cevap olduğunu sanmıyorum. Çünkü bu ortamda bugünün kuralları, yarının gerçekleri ile örtüşmeyebilir. İletişim profesyonelleri işe tam da bu noktadan başlamalı, her bir durum ve operasyon kendi içindeki dinamiklere göre değerlendirilmeli.
Bu durum ve şartlar altında iletişim profesyonellerinin atması gereken birkaç adım söz konusu. Bunlar sırasıyla;
1. Karar mercilerini bir araya getirin ve durumu tartışmaya açın
Eşi benzeri görülmemiş bir kriz patlak verdiğinde (Koronavirüs gibi) gerçeklikten uzaklaşmamak en sağduyulu kararlardan biri olacaktır. Kilit karar vericiler işlerin planlandığı gibi gitmesi konusunda ısrarcı olsa dahi mevcut aksilikler ve durumlar hakkında olabildiğince şeffaf ve dürüst bir diyalog başlatmanız gerekecektir.
Bu diyaloğu başlatırken şu kilit sorulardan faydalanabilirsiniz:
- Hedef kitleniz kim ve mevcut durumdan nasıl etkileniyorlar?
- Hangisini tercih ediyoruz; yeni bir ürünü piyasaya sunmak mı yoksa olası bir medya tepkisini üzerimize çekmek mi?
- Eğer lansmanı gerçekleştirmeye karar verirsek ve bu sorunsuz bir şekilde gerçekleşirse; ilerleyen günlerde üretimi veya tedariği sağlama konusunda mevcut krizin etkisi ile bir aksaklık yaşamamız mümkün mü?
- Planlanan iletişim mesajlarını yeniden kurgulamayı veya ertelemeyi düşünüyor musunuz?
Tüm bunlara verilen cevaplar ve bu cevaplar doğrultusunda alınan kararların ardından medya tarafında olup biteni etraflıca düşünmek gerekiyor. Mevcut kriz nedeni ile medyadaki iş ortaklarınızın kişisel ve profesyonel gündeminin ve ihtiyaçlarının değiştiğini unutmamak gerek. Bunun yanı sıra işin, markanın veya ürünün sektörü ile, mevcut krizin ilişkisel olarak birbirine yakın olması, doğal olarak planlanan bütün iletişim sürecinin aksamasına veya büyük olasılıkla iptal edilmesine neden olacaktır. Bu nedenle markalarınızı bu konuda olabildiğince şeffaf bir şekilde bir adım sonrasını düşünerek bilgilendirmeniz gerekebilir.
Medya stratejinizi gözden geçirirken kendinize bu soruları sormayı ihmal etmeyin:
- Medyadaki bağlantılarımın ya da temas halinde olduğum kişilerin gündeminde neler değişti?
- Geçen hafta endüstrimde herhangi bir lansman veya ilgili duyuru gördüm mü?
- Rakiplerim ne tür medya kuruluşları ile iletişimi sürdürüyor?
Genel bağlamı ile iletişim profesyonellerinin doğru şartlar altında, doğru okumayı ve doğru analizi yapmaları önemlidir. Ancak mevcut durum nedeni ile doğru okuma, doğru analiz ve doğru uygulama çok daha büyük bir önem kazanmıştır. Çünkü önceden belirlenen stratejileri gözden geçirmek için bu refleksleri tekrar tekrar ortaya koymak gerekebilir.
2. İletişimi ve adaptasyonu sürdürün
Şimdi geldik en iyi yaptığımız şeye; iletişim ve iletişim sürecinin mevcut duruma adaptasyonu. Markanın herhangi bir hareketinin kırılgan ve hassas bir dengede kamuoyunun algısını nasıl etkileyeceğine dair en iyi tavsiyenizi ve öngörünüzü paylaşmalısınız. Bu noktada markanıza lansmanın ertelenmesinin sonuçlarını, iletişim planlarının aksamasından kaynaklı ortaya çıkacak operasyonel olası problemleri, alınmak istenen risk veya risklere değip değmeyeceği konusunda açık olmak yapılabilecek en mantıklı şey gibi görünüyor.
Mevcut durumdan etkilenen faktörleri olabildiğince çevrenin ve gündemin tonuna ve ses yüksekliğine göre adapte etmek kriz zamanında sürdürülen iletişimin başarılı olmasını sağlayacaktır.
3. Markanızı bir sonraki aşama için hazırlayın
Gelecek haftalarda ve aylarda olup bitecek şeyleri, bu koronavirüs krizinin bilançosunu -maalesef- henüz hiç birimiz kestiremiyoruz. Faktörler ve bu faktörlerin ortaya koyduğu olgular akıl almaz bir hızda değişiyor. Bu noktada kriz iletişiminin en büyük refleksini akıllardan çıkarmamak lazım: proaktif kriz iletişimi planının hazırlanması. Mevcut kriz planının günümüz konjonktürleri ile genişletilmiş bir versiyonunu hazırlamak marka tarafında karşılaşacağımız olası durumlar için hızlı aksiyon almamızı kolaylaştırabilir. Şu an markanın temel değerlerini, markanın vizyonunu ve misyonunu tekrar gözden geçirmek ve buna uygun aksiyon planı çizmek için doğru bir zaman. Bu süre zarfında ana hedef kitleler ile diyalogu sıcak tutmak markaların yararına olacaktır.
Yazıyı sonlandırmadan önce şuna tekrar değinmekte fayda var, her ne olursa olsun, ne yaşanırsa yaşansın; hiçbir şey insan ve toplum sağlığından önce gelemez. Süreç boyunca yetkili mercilerden gelen direktiflere uyarak, globalde bu problemi bizlerden önce yaşamaya başlayan ülkelerin güncel durumlarından dersler çıkararak ilerlememiz gerekmekte. Koronavirüs sektör, insan veya toplum ayırmadan global sağlığı tehdit ediyor. Önce kendimiz ve yakın çevremiz, daha sonrada toplum sağlığımız için evde kalmaya özen gösterelim.